23 Haziran seçimlerinde en çok merak edilen konuların başında, Abdullah Öcalan'ın mektubu nedeniyle Kürt seçmenin sandığa gitme oranında düşme olup olmayacağı ve seçime katılırlarsa oylarını hangi aday lehine kullanacaklarıydı.
Seçim sonrası yaşananlar bizlere şunu gösterdi.
HDP, 23 Haziran seçimlerinde bu kitleyi sandığa götürmeyi başardı.
Sorulması gereken soru şudur.
HDP’nin Kürt seçmeni, Abdullah Öcalan'ın mektubuna rağmen sandığa götürmeyi başarması ne anlama gelmektedir?
HDP seçmeninin Abdullah Öcalan'ın mektubunu dikkate almayarak seçimlere katılması, hem iktidar, hem muhalefet, hem de HDP yönetimi tarafından çok iyi değerlendirilmelidir.
Abdullah Öcalan bir terör örgütü lideridir ve yıllarca başında bulunduğu örgüt canım ülkemde çok büyük acılar yaşatmıştır.
HDP seçmeni, Abdullah Öcalan'ın mektubuna itibar etmeyerek, ben artık demokratik bir ortamda huzur içerisinde yaşamak istiyor ve terör örgütünün yaptırımlarına pirim vermiyorum demiştir.
HDP yönetimi bu mesajı çok iyi okumalı ve kendisine bu desteği veren Kürt vatandaşlarına sahip çıkarak, kendi seçmeninin isteğine uygun politikalar oluşturmalıdır.
HDP seçmeni ayrıca, Türkiye’deki politikacılara, “ben terör örgütü liderinin dediğini yapmadım ve demokratik ortamda yapılan seçime katılarak gittim ve oyumu kullandım beni ayrıştırmayın ve ortada bırakmayın” demiştir.
Hep ağızlarda yıllarca söylenen Türk-Kürt kardeşliği için bundan güzel bir fırsat olamaz diye düşünüyorum.
Canım ülkemde yaşayan Kürt vatandaşlarımız resmen terör örgütü liderine hayır demiştir.
Terör örgütü liderinin söylemlerini reddettiğini, demokratik ortamda yapılan seçimlere katılarak gösteren Kürt vatandaşlarımıza sahip çıkmak hem iktidarın, hem muhalefetin, hem de HDP yönetiminin görevidir.
Her şart ve ortamda, askerime, polisime, öğretmenime ve canım ülkemin vatandaşlarına silah doğrultan herkesi lanetleyen birisi olarak diyorum ki, ben terör örgütünün dediklerini yapmıyorum demokratik ortama inanıyorum diyen insanlara da sahip çıkmak gerekmektedir.
Canım ülkemin daha huzurlu yaşaması sevgi, saygı, ötekileştirme olmadan ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaktan geçmektedir.
Kendisini tarikat cemaat ve terör örgütlerine teslim etmiş insanlar şunu asla unutmamalıdır.
Türkiye’nin kurtuluşu, Cumhuriyetin Kurucu değerlerinden, Atatürk’ün bilim ve çağdaşlığa inanan yol haritasından geçmektedir.