Devrim, yapılacak olan bir tören için çok sükseli ve şatafatlı olarak düzenlenmiş sahnenin yanına getirildi.
Yapılan hazırlığa bakılırsa önemli ve üst düzeyde insanların katılacağı bir törendi.
Tören başlamadan önce, Cumhurbaşkanı Devrimin yanına geldi.
Devrim, küçük ama gururlu bir şekilde orada duruyordu. Sağ ön çamurluğunda şanlı bayrağımız vardı.
Cumhurbaşkanı kapıyı açtı ve Devrimin direksiyon koltuğuna oturdu. Resimler çekildi. Devrim ilk defa bu kadar bir büyük kalabalığın önüne çıkıyordu.
Sonra herkes yanından ayrıldı.
Devrim gene yalnız ve bir başına kaldı.
Devrimin alışık olmadığı şeyler oluyordu. Işıklar yanıp sönüyor, sahnede sunucu bir hanım Devrimden çok daha genç ve havalı bir otomobili tanıtıyordu. Cumhurbaşkanından bakanlara kadar birçok kişi konuşmalar yaptı.
Devrim, duyduğu bir sözle irkildi.
Yerli ve milli ilk Türk otomobili tanıtılıyordu.
Bu olacak şey değildi.
Devrim yerli ve milli ilk Türk otomobili benim diye bağırıyor, ama onu kimse duymuyordu.
15 Mayıs 1961 tarihinde, 23 Türk mühendisinin başımda olduğu bir ekip tarafından Eskişehir’de, Cer atölyesinde gece-gündüz çalışılıp, %100 yerli malzeme kullanılarak, ayrıca tüm parçalarım da el işçiliği olarak ve kimsenin ne otomobil ne motor üretilebilir dediği bir dönemde, 1000-1100 kg ağırlığında, 4 zamanlı ve 4 silindirli olarak üretildim ben.
4 silindirli olan motorumun gövdesi ve başlığı, Sivas Demiryolu Fabrikası’nda dökülüp, Ankara Demiryolu Fabrikasında işlendi. Sonra, piston, segman ve kollarım Eskişehir’de yapıldı. Şanzımanlar, Ankara Fabrikası tarafından tümü yerli olarak yapıldı. Siz ne anlatıyorsunuz diyordu Devrim.
Devrim, etrafına baktı. Bu insanları tanıyordu.
Elbiseler aynı, içindekiler farklıydı ama gene aynı insanların arasında kalmıştı.
Hatırladı Devrim, 1961 yılında gene başka bir Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel oturmuştu direksiyon koltuğuna.
Devrim başına gelecekleri hemen anlamıştı.
Dur diye bağırıyordu.
Dur. Benzinim yeterli değil.
Gene kimse duymadı Devrimi.
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel gaza bastı, 100m sonra benzini biten Devrim durdu.
Bu duruş aslında, canım ülkemde sanayinin de duruşu olacaktı.
Türkiye’de otomobil yapılamaz diyenlere gün doğmuştu.
Bütün gazetelerde, Devrim otomobilinin 100 metre ilerleyip bozulduğu yazılıyor, harcanan onca paranın boşa gittiği anlatılıyordu. Aslında bugün hala çalışır vaziyette olan Devrim, tık demeden 17.000 km yapmıştı.
Tanıtımı yapılan ve ilk görüntü olarak beğeni kazanan otomobilin amaçlandığı gibi üretilerek canım ülkeme üretim yolunda katkı sağlaması ve hala Eskişehir Tülomsaş bahçesinde, özel bir camekanda sergilenen Devrimin başına gelenlerin, tanıtımı yapılan otomobilin başına gelmemesi en içten dileğimdir.