Almanya Başbakanı Angela Merkel, 10 Aralık'taki zirvede AB'nin Türkiye'ye yönelik yaptırımlarının konuşabileceğini söyledi.
Bu konuda, AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e göre yaptırım sebepleri şöyle sıralanıyor.
Türkiye'nin Kıbrıs konusunda Birleşmiş Milletler kararlarıyla uyumlu olmayan adımları, Sismik Araştırma Gemisi Oruç Reis'in Doğu Akdeniz’e gönderilmesi, Kuzey Kıbrıs’ta Maraş Bölgesi’nin kullanımına açılması, Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerginlik.
AB’nin yapmayı planladığı yaptırımların yapılıp yapılmayacağı belli olduktan sonra yaklaşık 1 ay geçmeden başka bir sıkıntı başlayacak. O sıkıntının adı da yeni ABD Başkanı Joe Biden.
Bu sefer ABD’nin, Türkiye'nin Rusya ile yaptığı S-400 anlaşma sonrası uygulamayı planladığı Caatsa (Amerika’nın hasımlarına yaptırımlar yoluyla karşı koyma yasası) yaptırımlarının devreye girip girmeyeceği belli olacak.
Soru şudur. Bahse konu yaptırımlar uygulanırsa, Türkiye’ye vereceği zarar ne kadar olacaktır?
İlk olarak söylenmesi gereken böyle bir durumda dış kaynaklara bağımlı olan Türkiye ekonomisi büyüme konusunda olumsuz etkilenecektir.
Büyümenin yavaşlaması doğal olarak gelir dağılımındaki eşitsizlikle birlikte işsizlik sayılarının artmasına sebebiyet verecek, ardından enflasyon ve buna bağlı olarak döviz kurunda sert yükselişler artarak devam edecektir.
Yaptırımların süresi uzar ve özellikle Avrupa Birliği Türkiye’den ithal ettiği ürünleri başka ülkelerden temin etmeye başlarsa Türkiye ekonomisi telafisi imkansız zararlar görebilecektir.
Özellikle ABD tarafından askeri alanda uygulanacak olan silah, mühimmat ve yedek parça konusundaki yaptırımlar ciddi beka sorunlarının yaşanmasına sebebiyet verebilecektir.
Yaptırım ihtimalinin şiddetli bir şekilde gündeme gelmesi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan iki önemli açıklama yaptı.
ABD ile ilgili olarak, "Amerika ile uzun ve yakın müttefiklik ilişkilerimizi, bölgesel ve küresel tüm meselelerin çözümünde aktif olarak kullanmak arzusundayız," diyen Erdoğan, AB ile ilgili olarak mesajını Brüksel'e gönderdiği Başdanışmanı ve Sözcüsü İbrahim Kalın aracılığıyla verdi. "Türkiye-AB ilişkilerinin stratejik önemi giderek artmaktadır. Türkiye AB'yi stratejik bir öncelik görmektedir"
Türkiye çok net bir şekilde ekonomik anlamda bağımsız olamamasının, ve her konuda dışa bağımlı kalmasının, acılarını çekiyor.
Siyasal, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. Mustafa Kemal ATATÜRK