Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP milletvekili görevlerini yapan Hamza Yerlikaya’nın belgede sahtecilik suçundan yargılandığı davada mahkemenin kararı şu şekilde oluştu.
“Mevcut delil durumuna göre Sanığın kullandığı diplomanın sahte olup bu, sahteliği yapanlarla dayanışma içine girdiğine, bu suça katıldığına dair herhangi bir delil yoktur. Mevcut delil durumuna göre ancak sanığın sahte olan diplomayı bilerek kullandığı söylenebilir.” https://onedio.com/
Haberi okuduğumda, Hamza Yerlikaya’nın yaptığı güreşleri izlerken yaşadığım heyecanlar, bayrağımız göndere çekilirken hissettiklerim aklıma gelince karmaşık duygular yaşadım.
Olimpiyat Şampiyonu, Dünya Şampiyonu, Avrupa Şampiyonu, Akdeniz Oyunları Şampiyonu olan ve 1993 yılında Uluslararası Güreş Federasyonu (FILA) tarafından "Asrın Güreşçisi" unvanını alan "Devlet Üstün Hizmet Madalyası" sahibi bir insandan bahsediyoruz.
Ne oldu şimdi diye düşünüyor insan.
Keşke "Asrın Güreşçisi" olarak kalsaydı.
Vatana millete kendisinin yaşattığı mutlulukları yaşatacak güreşçiler yetiştirseydi.
Hamza Yerlikaya’nın gündeminde artık şampiyonlukların olması zor görülüyor.
Halkın Kurtuluş Partisi, Hamza Yerlikaya hakkında “resmi belgede sahtecilik”, “bankacılık kanuna muhalefet”, “görevi kötüye kullanma” ve “nitelikli dolandırıcılık” gerekçeleriyle Ankara Cumhuriyet Başsavlığı’na suç duyurusunda bulundu.
İnsanın gerçekten içi acıyor.
Keşke bu konuların içinde Gazi Üniversitesi adı geçmeseydi diye düşünüp üzülüyorum.
Bu haberi okuduğumdan beri aklımda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleri yankılanıyor.
“Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.”
Hayretler içerisinde canım ülkemde bakalım yarın nasıl bir olumsuzlukla karşılaşacağız diye beklemeye devam ediyoruz.