Türkiye’de kötü kader, acı, adaletsizlik gibi kavramlar konuşulduğunda aklıma gelen ilk isimlerdendir Mısra Öz hanımefendi.
Mısra Öz, 8 Temmuz 2018'de Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yaşanan 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasında eşini ve oğlunu kaybeden acılı bir annedir.
Türkiye, Mısra Öz ismini, tren kazasının ardından açılan davada sorumluların bir türlü cezalandırılamaması ve duruşmaların sürekli bir şekilde ertelenmesine karşı gösterdiği mücadele ile tanıdı.
Mısra Öz, oğlunun, eşinin ve onlarca insanın hayatını kaybettiği kazada sorumluların cezalandırılmamasına, adaletin bir türlü yerine getirilmemesine ve kazaya sebep olanların elini kolunu sallayarak orta yerde dolaşmalarına hep isyan etti.
Yaşadığı acılar yetmezmiş gibi, Anayasa Mahkemesi önünde tutmak istediği adalet nöbeti sebebiyle de yargılanan Mısra Öz, hiç değilse HDP binası önünde yavruları için nöbet tutan anneler kadar değer görmek istemektedir.
Yaşadığı bunca acıya oğlunun ve eşinin mezarı başında “gözünüz arkada kalmasın” sözünü vererek devam eden bu genç kadın, şimdi de Covid-19 teşhisi ve oksijen desteği olmadan nefes alamadığı için yoğun bakıma kaldırıldı.
Türkiye’de böyle bir acıyı yaşamış ve yaşamaya devam eden, her sabah aynı acılara uyanan bu hanımefendiye gereken desteğin verilmediğini düşünenlerdenim.
Evladının ve eşinin acısını da yanına alarak, Covid-19 teşhisi ile yoğun bakıma alınan bir anneyi duyunca isyan ediyor insan.
Mısra hanımefendi, o yoğun bakım ünitesinden biran evvel bütün gücünüzü toplayarak çıkınız.
Oğlunuz Arda Sel ve eşiniz Hakan Sel ile hayatını kaybetmiş 25 kişi için yapılacak adalet savaşı henüz bitmedi.