Cumhurbaşkanlığı ve 28. Dönem milletvekilliği seçimleri sonrasında gece YSK gibi CHP'nin veri akışının da sağlıklı olmamasından kaynaklı sosyal medyadan CHP'ye tepki yağdı.
Siyaset Bilimci Eren Aksoyoğlu CHP Binasını IMF'ye benzetti.
İşte Aksoyoğlu'nun Sosyal Medya Hesabından Yaptığı Açıklama;
"Aylardır mesai arkadaşlarının bile telefonunu açmayan müstakbel bakanlar, CHP genel merkezini IMF binası zannedenler, şirketinin reklamını yapmak için partisini yolda bırakanlar, altı seçimdir aynı yöntemi deneyip yarı yolda kalanlar. Suçlayacağım, itham edeceğim, müsade ederseniz isim vereceğim. İkinci tur öncesi Kılıçdaroğlu’na görevden alma önerileri.
Nagehan Alçı gibi zavallıların “ulusalcılardan kurtuldu, değişti, dönüştü” dediği CHP bir süre önce doğasını kaybetti. Siyaset yapma tarzı kolektif akıl üretmek olan sosyal demokrat partinin nasıl gerilediğiyle başlayalım:
Dün akşam aylardır telefonla asla ulaşamadığınız sayın bakan Onursal Adıgüzel’in çalışma arkadaşlarından biri sevgili Utku’ya partinin ne olduğunu anlattım. Burada da anlatayım. Parti kıytırık genelgeler, genelgeler üzerinden verilen talimatlar, genel merkeze giriş kartları, ayrıcalıklı katlar ve odalar değildir. Dün bunları anlatırken oradan Elif, Sezgin ve Gül geçtiler. Parmağımla onları işaret ettim. Parti bu insanlardır işte. Parti onların inisiyatif almasıdır. İtiraz etmesidir. Fikir belirtmesidir. CHP doğasını kaybetti, CHP bu insanların haklarını kullanmasını kaybetti.
Buna CHP büyük kongresi dahil olmak üzere bulunduğumuz her ortamda itiraz ettik. Bir süre sonra ses verebileceğimiz bir mekanizma da kalmadı. Dün akşam CHP SKM salonunun önünde aklım yettiğince bunun kavgasını vermeye çalıştım. Ancak partide demokrasi olsa, özgür delegenin oylarıyla seçilmiş yöneticilerin desteğini bulurduk. Kimseyi arayıp “yardım edin, burası gidiyor” diyemedik. Çünkü listenin hepsi, arkadaşlarım kusura bakmasınlar, hepsi itiraz etmek yerine Kılıçdaroğlu’nun yörüngesinden çıkmamayı tercih ettiler. İşte partide demokrasi tam olarak bu yüzden gerekli. Doğru zamanda, doğru yerde itiraz edebilmek, elinizi taşın altına koyabilmek ve bütün bunları yaparken sizi koruyacak yöneticiler bulabilmek için.
Müstakbel Dışişleri bakanımız Selin Sayek Böke, Adıgüzel gibi telefonlarını açmadığı için buradan anlatıyorum. Güvenlik önlemleri aldı. Dışarıya barikatlar kurdurdu. İçeride odaları kapattı. İnsanlar her şeye rağmen genel merkeze girmeyi başarınca gençlik kollarındaki arkadaşları azarladı. Hocam burası IMF binası değil. Burası bir parti organizasyonu. Biliyorum insanlar olmasa partiyi çok güzel yönetirsiniz ama maalesef varlar ve her şeye rağmen itiraz ediyorlar.
CHP genel merkezi dün akşam 1 tanecik caps dışarı çıktı diye delirdi. Kim paylaşmış diye arayıp bulmaya çalıştılar. Onursal’a parti görevinden dolayı uzun yıllardır "abi" derim. Aynı kuşağız. Kendisine iki gün önce bir mesaj atıp bu capsleri resmi olmayan hesaplarla (2019’da yaptığımız gibi) dışarı çıkarmamız gerektiğini anlattım. Böylece hem veriyi aktarmış olacaktık hem de heyecanı diri tutacaktık. Bunu yapmak yerine veriyi kendilerine saklamayı istediler. Çünkü dün akşam zafer gelseydi bu kendilerine yazacaktı. Üstüne çıkıp bir güzel tepinecekler, sonraki bütün dönemlerde bu yasakçı ve sosyal demokratik partinin doğasına uygun olmayan modellemeyi meşrulaştıracaklardı.
Müstakbel iletişim işleri başkanımız ve personelimiz. Sizin ağzınızın payını sonra vereceğim. En büyük günahlarınızı keşke sadece beceriksizlikle açıklayabilseydim. Ama öyle değil.
Dün akşam CHP’nin önünde dört ayrı veri vardı. 1) CHP SKM (Onursal’ın BİTEM ekibi ve emektar gönüllüler), 2) İmamoğlu’nun Ankara’ya kurduğu ekibin elindeki veriler, 3) Altın sandıklar simülasyonu, 4) CHP İstanbul verileri. Onursal’ın elindeki veriler hariç bütün veri setlerinde Kılıçdaroğlu önde çıkıyor. Halen öyle. Sadece Onursal’ın elindeki veri seti muğlak. Onun da nedeni şu: Altı seçimdir (2019 seçimleri hariç) CHP verisini YSK verisiyle karşılaştırıp açıklıyor. Bildiğiniz üzere AKP dün gece CHP’nin önde olduğu yerlerdeki sandıkların neredeyse tamamına itiraz etti. Dolayısıyla YSK’dan veri gelmedi. YSK’dan veri gelmeyince CHP de zaten açık ara önde olduğu veriyi bize göstermedi.
Dün akşam CHP SKM önünde bir sorumluyla bunun kavgasını yaptık. (CHP’deki genç gönüllü arkadaşlardan özür dilerim, onlar bütün samimiyetleriyle gelip pek bilmedikleri bir partide görev yapmaya çalışıyorlar) Bazı yöneticiler ise gönüllülerin samimi çabalarını suistimal ediyorlar. Bu bir klasiktir. O yüzden hep "örgütler, örgütlerde yetişmiş insanlar "vurgusu yapıyoruz. Çünkü örgütlenmiş insanları suistimal edemezsiniz. Onları kandıramazsınız. Neyse, kavgada altı seçimdir aynı hatanın yapıldığını söyledim. Orada nezaketen söylemedim ama burada söyleyeceğim. Son derece yaşlı ve parti emektarı BİTEM ekibinin de artık değişmesi gerekiyor. Bu modelin de kenara konulması bir şart.
Son olarak, YSK üyemiz sayın Hadimioğlu neden halen görevde? YSK’dan bu kadar şikayet edip üyemizi neden değiştirmiyoruz? Acaba YSK başkanının önünde el pençe durmasının partiye bugüne kadar ne tür bir faydası oldu? Bütün bunların CHP Büyük Kongresi'nde parti liderinin 1250 delegenin "tamamının" oylarıyla seçilmesinin bir ilgisi var mı?
Siyaseten müdahale edilmesi gereken yerler de var. İkinci tur öncesi siyasi bölüme girerek yıpratıcı olmak istemiyorum. Bu yüzden yöntemsel eleştirilerde bulundum. Parti liderine önerim yukarıda adını açıkça ve üstü kapalı söylediğim isimleri görevden alması. Teşekkürler."
