Bu yazının başlığını yazarken bile tüylerim diken diken oldu.
Bu üç kavram hiçbir şekilde yan yana gelmemesi gereken konulardır.
BirGün gazetesinde Timur Soykan'ın haberine göre, Yusuf Ziya Gümüşel’in 1998 yılında doğan kızı H.K.G. henüz 6 yaşındayken, 29 yaşındaki bir tarikat mensubuyla imam nikahı kıyılarak evlendirildi.
Yıllarca süren istismar H.K.G’nin itiraflarıyla ortaya çıktı.
Fiziksel şiddet de gören H.K.G savcılığa gidip suç duyurusunda bulundu. Eşi Kadir İstekli’den boşanan H.K.G adalet mücadelesi başlattı.
Akıllara ilk gelen, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ADALET BAKANI Sayın Bekir Bozdağ’ın 18 Kasım 2017 tarihinde benzer bir olayda kullandığı şu sözler oluyor.
“Bunlar tecavüzcü değil. Bunlar cinsel istismar suçunu zorla işlemiş olan kişiler değil. Tamamen ailelerin ve küçüğün de rızasıyla yapılmış işler”
“KÜÇÜĞÜN RIZASI”
Önce şu konuya açıklık getirmek lazım.
Küçük değil, ÇOCUK
Alkol almaya, alkollü mekanlarda bulunmaya, araç kullanmaya, oy vermeye, seçme ve seçilme hakkına sahip olmayacaksın. Ama 30 yaşında bir adamın karısı olabileceksin.
Amca diyeceğin bir adamın cinsel istismarına katlanacaksın.
Bu konunun yanlış olduğunu herkes biliyor.
Bu ülke bu kadar kötü, bu kadar iğrenç, bu kadar aşağılık şeyleri kabul edecek bir ülke değildir.
Herhangi bir mahallede, herhangi bir adam, ben şu 13 yaşında kızla kendi isteğiyle ilişkiye girdim. O da hamile kaldı dese, o adamı yaşatmayacak insanların sadece siyasi bir görüş uğruna “ne var bunda” demeleri yapılan cinsel istismardan daha aşağılık bir durumdur.
Bu ülke; Alevi-Sünni, Türk-Kürt, Laik- Anti Laik gibi kavramlarla zaten bölünmüşken buna yeni bir kavran daha katıldı.
Vicdanlılar ve Vicdansızlar.